şimdi aklımdan ne geçse yazmak zamanı.
içimde tutamayacak kadar büyüdüler zira…öyle göz yaşı döküp,köşe bucak kaçmalarla da geçecek gibi değiller sanki. Büyümek, eskiden lunaparkta zamanı dondurup eğlenecekmişim gibi gelirken her geçen gün aslında omuzlarımda taşıdığım bir yük esasında…
insan bedeninin bu kadar yüke dayanamayıp toprakla bütünleşmesi doğal bir huzur döngüsü sanki.
dünyanın bütün acılarını hissetmek insan olmaya çalışmak. tam anlamıyla bu evet..
Daha çok çabaladıkça daha da ortak olmak acılara.. daha çok ego hissetmek, daha çok “yok artık bu kadar da olmaz” demek… en kötüsü bunu derinden hissetmek,kendi acınmış ya da yara ya da eksiklinmişçesine.
Şimdi yaşanmış bütün sorunlara- acılara bakınca;
Klişe de üzerine tanımadığım bütün cümleleri kurdum kendime; ve ülkeme! bu da geçecek…kötü şeyler üst üste gelir,sonra her şey yoluna girer… tecrübeyle sabittir ama zaman kavramının evrenle bizim anladığımız 3 boyuta uymuyor olması can sıkıcı…burada sabır giriyor devreye ki, bildim bileli kendimi çok sabırlı bir hatun olamadım…
ama yine de nefes almayı bildim sanırım, kör topal da olsa…
şimdi aklıma geldi de, yaşlanıyor muyum yoksa büyüyor muyum acaba???
Bir Cevap Yazın